Bilsen Basaran

 
Çark Masalı Fiil Kan Saatleri Kilit Tanrının Kadınları Taş Sorgusu Tecrit

KAN SAATLERİ

“ ben o elden su içmiştim
o elden öldüm” dedi biri…

“ üç defa ölenlerdenim
zulmü görür gözlerim
üstümden aşar kan” dedi biri…

“ zaten acıyı duymaz olmuştum
kan emmiş bir süngere dönmüştüm” dedi biri…

“ başım titrer dal ayrımında
sağ kolum çakılı kaldı kavakta
bir derenin balçığına gömdüler bedenimi
ayaklarım bir kayanın altında” dedi biri…

“ bir kazana sığmayınca gövdem
budadılar kollarımı
ne gövdeymiş benimki de
gene sığmam mı
kestiler bacaklarımı da
ölemedim / haşladılar” dedi biri…

“ divitinden mi, kaşmir mi yoksa
üstünde çiçeğe durmuş iğde dalları sarkan
bir entariydi üstümdeki
tırnakları yırttı paraladı iğde dallarını
etim yırtıldı önce
sonra kanım yırtıldı
birer ikişer geçtiler en kutsal bahçesinden etimin” dedi biri…

   sesler!...sesler!...
çiçek kırıldı
kuş düştü
rüzgar öldü!
İntihar günleri…
Kan saatleri!”

“ kanı’ı kanla yumazlar / kan’ı suyla yuyarlar.”
dedi insan olan insan
“ Ökkeş diye biri / körük bedenli ateş dilli
Kalleşliğin son peygamberi” dedi zaman
“ Ökkeş!! Dalından vurulasın
çiçek açmaya ömrün
dalından kuruyasın!...”dedi eti yanan analar.

   Ben sustum! / Ölüm sustu! / Can sustu!...
ya nasıl susar ki zaman!...                        
(Sf: 200)

“ aklıma girdi gireli bu kıyım bu katliam
bedenim Maraş’a benziyor
korkuyorum yanımdan geçenlerden
kapı ziline dokunan komşu ellerinden
kirvemden sağdıcımdan kan bacımdan
yolundaki taşlara bastığımı gören her gözden
korkuyorum karın böyle beyaz
yağmurun böyle sulu yağmasından
kapı ucundaki zerdalinin erken çiçeğe durup
çiçeğe duran körpe dallarını duvara uzatmasından.
Ah, gökyüzünden sudan topraktan korkuyorum
Sen de korkuyor musun / bizi ve onları yaratan.

                                                  ( sf: 79 )

SON / KÖZ
Oğul, ölümsüzlüğüne sığındığım yaratan
memelerimden süzülen bengisuya
katıp sevgiyi içirse
insan olurduk!

Oğul, kırklar yediler aşkına
ölümsüzlük bir serap olup
kamaşsa gözlerinin haresinde
bilse bir damlaya tapınmanın yaşam derinliğini
insan olurduk!

Oğul, tan vaktini açan ilk ışıkların
yaratılana renk taşıdığını
sesin renkle, can’ın tenle buluşup
aşk olduğunu sezsek
insan olurduk!

Oğul, kanın yaratıp kanın yok ettiğini
ağıtlar içine yığan çırpınış
büyük sızı, derin donuş
ve ruhu yarıp geçen yankı
yaşamı sınadığında…
Ölüm : İnsanı kuşatan kutsal yıkım
umarsızlığın tek tanrısı, sana yol açtığında
Düşün! Tanımı hangi gizdedir
insan olmanın!
(sf:207)

Bilsen BAŞARAN

( Şiirler Bilsen BAŞARAN’ın “ Tarih:19 Aralık 1978 MARAŞTAN BİR HABER GELDİ” adlı kitabından  alınmıştır)