Bilsen Basaran

 
Çark Masalı Fiil Kan Saatleri Kilit Tanrının Kadınları Taş Sorgusu Tecrit

TANRININ KADINLARI

Sen bilinmezinin övdüğü kadın olarak
kendi aklınca erkek, erkek iznince kadın olarak
ikicik bir döl çeşidiydin Nuh’un gemisinde
On Emir’de köpeğin kıllarına takıldın / Nil’de kaç damla…
çarmıhını sırtladın İsa’ya yaranmak için- renkleri dökülmüş-
tedirgin ve boyaları ıslak yarım tablolardın / niçin’din
kusursuz iffettin boynunda bekâret tasman,
açık bacaklar vadisinden namuslu geçtin.

Kaçıncı zevcesiydin Muhammed’in bedevi çadırında
çöl kumuna eklenmiş bir’din / sayısı(z) hükmünce ayet
Tanrıya şikayet, Hira çukuruna dökülen ahkâm-ı hadistin
kullarının hikmetinden sual olunmaz
Rabbin ağzından yanık kul, yanık nida: Sabret!

Saf dil, dölsüz, çeperleri eskimiş giz
heyula bir boşluğun yağsız kandiliydin
kefeleri ters bir terazide tartılsa(n) da olur
-araf’ta kükreyen karınca, yeleleri nur aslan – ayetle sabit-
sorgu; erkek ağzınca kadın, kadın dilince lal / ol erkek ki haşa
kendini anlatacak bir ayet bulur.

Sen, seni budadın, balta nacak kendin
yüzdün derini, yağladın ipini, şahmaranca gömlek attın
geldin, dölünü verdin dölledin kılıcı kını
kalkanı gürzü giydin / girdin deli güller avlusuna.
sütün doyurdu, etin semirtti / tükendin…
içinde kök süren kadınlar cinnetinden
kaslı omuz kıllı beden cumhuriyeti burçlarına sancak dikip
soykanı serdin de geldin.

Bilincin hançerdi kestirmediler
etin tohumdu ektirmediler
dilin  insanaydı belletmediler
puslu us’tan kın’a kılıç, sab’ra nifak oldun da geldin.

Ölmüşsün ölüymüşsün öldürülmüşsün ölümlüymüşsün
arşın kürşün artığı sırra kadem bir naaş’tan artmış
kendini yaratan bir akla dökülmüşsün
susunca altın, gırtlakta boğulan sözce gümüşmüşsün
Adem Musa İsa Muhammed ve bin bir nebice mutlak
kadın aklınca arş ve erkek emrince dun olarak
kara kaplı kitaplara, kara kapılı tanrılara, kara yüzlü zamanlara
gömülmüşsün…
bilinmezin övdüğü kadın olarak!

                                                                            2008 / İzmir